Wednesday, February 26, 2014

Ah bu ben..



ah bu ben 1


01:15 Yeşilköy Sahil












Ah bu ben kendimi nerelerde bulsam






Kafam bozuk , sahile gideyim dedim. Ve ekledim ; Tanrım , öyle bir şey olsun ki yalnızlığım da benimle birlikte yalnız kalsın. Bedenim ve ruhumun arasına gizli bir güç girsin. Yaklaşık on dakika sonra öyle bir sis çöktü ki tarifi imkansız. O kadar mutlu oldum ki. Sanırım en son bu kadar mutlu çocukken olmuşumdur , yani hatırlamıyorum.


Sahil boyunca zihnimde ki tüm kelimeleri sisin koynuna atıp yürüdüm bomboş. Meğer ne kadar güzelmiş kafam ile ayrı dolaşmak , içimde biriktirdiklerimi bir kenara sarıp atmak.






Sana sonsuz kere teşekkürler Mikâil.


Rüyada mıyım bilmiyorum. Öyle ki iki adım önümü göremiyorum.


Gerçi sen bu sisi salmasaydın etrafıma teorik olarak hakikaten göremiyorum iki adım önümü / iki gün sonra mı.


Biliyor musun Mikâil , yalnızlığın en berbat hali de insanın kendi ruhuyla yalnız kalması. Ama sana bir sır vereyim mi , ben iyi insanım ha. Hakket bak.


Başlarda ya da nasıl desem önceleri bu kadar iyi değildim. Hatta hiç değildim. Ama çok önceden la , bi sekiz dokuz yıl öncesinden bahsediyorum o derece. Ama Tanrı biliyordur içimi. Yani biliyor dimi ? Yoksa boşa mı bu iyileştirme halleri. Ey Tanrım , sonun da bağlayacaktım ama dayanamadım , şarkıda da diyor.


“Sen beni bilirsin , severim de söylemem.”






Olum çok korkuyorum ben bazen.


Ama şuan iyiyim ha. Bu sis , soğuk filan on numara oldu. Kısa kollu dolandığıma bakma , soğuğu severim ben. Burnumdan akan damlaları seviyorum. Genlerimi bırakmak güzel. Sizlerin koyduğu kurallar olmasa başka türlü de bırakırdım genlerimi yerlere. İnsanların hücrelerime basması hoşuma gidiyor. Hele ki böyle sis varken.


Yalnızlığın en üst mertebesindeyim şuan. Bütün yalnızlık çığlıklarınızı duyar gibiyim. Kendi yalnızlığımın Tanrısından , tüm yalnızların Tanrısı olmaya adayım.


İnanın , ulaşılmaz bir yerdeyim. Ne yer de ne gök de.


Bir maneviyatım yok benim. Ne yüreğinizdeyim , ne görmek istediğiniz bir yerde. Ben hem var olup hem yok olanım. Ben yalnızlar Tanrısıyım..






Etime işliyor soğuk. Hissedebiliyorum bir maviliğin etrafımda olduğunu ama göremiyorum.Sanki komşusunun camını kırıp annesinin eteğine saklanan çocuk gibi kendini benden gizliyor bu mavi derya. Ama hissedebiliyorum eteğini. Hissedebiliyorum tenim de bıraktığı iğneleri. Lütfen Mikâil , sevdiğimi benden alma. Arala şu beyaz bulutları etrafımdan. Beni yok ettiğin için sana minettarım ama , maviyi bana ver. Mavi benim tek sırdaşım.


Kusuruma bakma biraz emrivaki konuştuysam ama insanın tek sırdaşı bu mavilik olunca , yüreği de böyle dalgalı oluyor.


Bir sırdaşım daha var aslında . Ama sıcakken iyidir


Bana sırdaşımı göstereceğine söz verirsen , sana onu gösterebilirim. Zaten az ileride.


Lütfen benimle pazarlık yapma! Gösterdiğini gördüğüm an , sizi tanıştıracağım.


Heyy teşekkür ederim..


Açık olsun ustam , şekersiz..


Biraz ses verir misiniz müziğe ?






ah bu ben kendimi nerelerde bulsam

çekilsem sahillere hayaller mi kursam
..”


















No comments:

Post a Comment